Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Nisan 2015 Pazar




                          Negatif iyonlar nasıl hissederiz.


Negatif iyonlar gözle görülmez ve kokusu yoktur. Fakat hissedebiliriz. Vücudumuzda rahatlık fiziksel ve ruhsal durumumuzda olumlu katkıları ile farkederiz. Hayır ben hemen görmek hissetmek istiyorum der iseniz o zaman başka bir yöntem ile varlığını gösterebilirim. Biri test cihazı diğeri ise çok hafif bir şekilde dalgalanarak yükselen tütsü dumanını dalgalandırması yönünü iyon esintisi ile değiştirmesi ile farkedebiliriz. Bunlar için aşağıdaki videoya ve resimlere bakın.

                     
                                   Usb iyonizer kendi ürünüm batarya ve tütsü.







                           İyon test cihazı iyonizerden yayılan elektronları gösteriyor.





Test cihazının son ölçebildiği miktar 2000 birim her birim 1000 iyona tekabül ediyor. Sonuçta cihaz santimetre küpte 2.000.000 negatif iyonu ölçebiliyor.


Bu videoda cihazdan çıkan negatif iyonlar havada bir iyon esintisi oluşturuyor. Bu esinti tütsünün yukarı doğru çıkışını etkiliyor ve yana doğru püskürtüyor. Havaya çıkan elektronlar büyük hızla karbon fırçanın ucunda havaya fırlıyorlar.Bu elektron fırtınası tütsünün dumanını püskürtüyor. Bu videoda gözüküyor.

The positive contribution of sport and exercise in negative ions.



The positive contribution of sport and exercise in negative ions.

Negatif iyonların spor ve egzersizlerde olumlu katkısı.



Orta dayanıklılık egzersiz sonrası fizyolojik tepkilerin kurtarma negatif hava iyonları maruz kalma etkisi.
Ryushi T , Kita ben , Sakurai T , Yasumatsu M , Isokawa M , Aihara Y , Hama K .

Kaynak
Egzersiz ve Spor Bilimleri Bölümü, Fen Fakültesi, Tokyo Metropolitan Üniversitesi, Japonya.
Soyut
Bu çalışma, dinlenme sırasında ve orta dayanıklılık egzersiz sonrası iyileşme döneminde insan kardiyovasküler ve endokrin sistemler üzerindeki olumsuz hava iyon maruz kalmanın etkileri incelenmiştir. On sağlıklı yetişkin erkek varlığı (8000-10000 cm-3) veya egzersiz 1 saat sonra negatif hava iyonları (25 derece C,% 50 nem) yokluğu (200-400 cm-3) çalışıldı. Egzersiz düzeyi değiştirilmemiş bir ortamda (22-23 derece C,% 30-35 nem, 200-400 bir bisiklet ergometresi kullanılarak belirlendi deneklerin maksimal oksijen alımı ile karşılaştırıldığında bir% 50-60 yük temsil ayarlandı negatif hava ions.cm-3). Iyileşme döneminde diyastolik kan basıncı (DKB) değerleri onların yokluğunda daha negatif iyonların varlığında anlamlı olarak daha düşüktü. Plazma serotonin seviyelerini (5-HT), dopamin (DA) ve yokluğunda daha negatif iyonların mevcudiyetinde önemli ölçüde daha düşüktü. Bu sonuçlar negatif hava iyonları maruz kalma orta dayanıklılık egzersiz sonrası toparlanma döneminde 5-HT ve DA düzeylerinde DBP ve azalır yavaş bir iyileşme üretilen gösterdi. 5-HT DKB en yavaş iyileşme katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

Int J Biometeorol. 1998 Feb;41(3):132-6.


The effect of exposure to negative air ions on the recovery of physiological responses after moderate endurance exercise.
Ryushi T, Kita I, Sakurai T, Yasumatsu M, Isokawa M, Aihara Y, Hama K.

Source
Department of Exercise and Sports Science, Faculty of Science, Tokyo Metropolitan University, Japan.
Abstract
This study examined the effects of negative air ion exposure on the human cardiovascular and endocrine systems during rest and during the recovery period following moderate endurance exercise. Ten healthy adult men were studied in the presence (8,000-10,000 cm-3) or absence (200-400 cm-3) of negative air ions (25 degrees C, 50% humidity) after 1 h of exercise. The level of exercise was adjusted to represent a 50-60% load compared with the subjects' maximal oxygen uptake, which was determined using a bicycle ergometer in an unmodified environment (22-23 degrees C, 30-35% humidity, 200-400 negative air ions.cm-3). The diastolic blood pressure (DBP) values during the recovery period were significantly lower in the presence of negative ions than in their absence. The plasma levels of serotonin (5-HT) and dopamine (DA) were significantly lower in the presence of negative ions than in their absence. These results demonstrated that exposure to negative air ions produced a slow recovery of DBP and decreases in the levels of 5-HT and DA in the recovery period after moderate endurance exercise. 5-HT is thought to have contributed to the slow recovery of DBP.

PMID:9531858

. Int J Biometeorol 1.998 Şubat; 41 (3) :132-6.





  





Uçak Hava Filtresi

Bu filtreler sadece havadaki partikül temizliğini yapıyor. Fakat havanın içindeki pozitif iyonları nötr haline getiremiyor. Bize gerekli olan negatif iyon Hücrelerimize atomize oksijeni taşımasının yanında hücre içi elektrik dengesini düzeltmekte ve hücre zarının geçirgenliğini ve iyon kapılarının düzgün çalışmasını sağlar. Ve toksit maddelerin dışarı çıkmasını glikoz faydalı mineraller sodyum potasyum dengesinin kurulmasını sağlamakta. Bu sadece temiz havayla olan bir şey değil. Filtreler havayı kısmen temizler ama bize hücre içi bozulan iyon dengesini düzeltemez.
Son Kullanım Vaka Çalışması
Düzlem Hava KalitesiSırasında veya hemen uçan sonra grip benzeri veya soğuk belirtileri deneyimli ve uçuş kötü hava kalitesinin suçladı mı?Eğer öyleyse, yalnız değilsiniz. Yakın tarihli bir çalışmada yolcu% 70, dönüş havası hastalıkları neden inanıyorum gösterir.Aslında, çalışmada katılımcılar sinek olmayanlar üzerinde uçuş sonrasında hastalık riskinde% 300 artış olduğu tespit edildi.
Neal Avery, Avertech, Inc. Başkanı, yenilikçi bir konsept içine onun kaygılarını dönüştürmek için tıbbi cihaz imalat ve HEPA filtrasyon onun arka üzerine çekti. O yolcu koltukları üzerinde bulunan hava memesi verdiği "Plane Temiz Hava" filtresi gebe. uzak istenmeyen virüsleri ve alerjenleri zorlayan görünmez bir perde olarak filtre fonksiyonları akan hava akımı.

Filtre FAA ve FDA sıkı gereksinimleri karşılaması gerekir plastik iki farklı türde gerektirir.Neal tasarım sorunları çözmek için polimer teknolojisi RTP Şirket bilgisini kullanılmaktadır. "RTP başarıyla ürünlerimizin sıkı gereksinimlerini karşılamak plastik iki tür formüle mükemmel olmuş," Avery dedi. "RTP hızla tüm tasarım kriterlerini karşılayan Test plaklar sağlayarak onların uzmanlık ve titizlik göstermiştir."
İlk özel bileşik, bir RTP ​​300 Serisi Polikarbonat PTFE ve alev geciktirici, sürtünme kuvvetlerini düşürür hava memesi ayarlarken kolay manipülasyon kolaylaştırılması. ikinci bileşik, bir alev geciktirici , kullanıcıların iç filtre ortamı görebilirsiniz RTP 300 Serisi Polikarbonat, mavi renk ile optik açıktır. Alev geciktirici malzemelerden derinlemesine bilgi üzerine Çizim, RTP Şirket 12 saniyelik FAA Dikey Testleri Yanık geçmek bileşikler mühendislik.
RTP mühendisleri gelişim sırasında değişiklikler hızla tepki gösterdi. "Hızlı dönüş etrafında bize bir kaç ay içinde performans gereksinimlerini optimize etmek için izin formülasyon değişiklikleri yapma", Avery dedi. Düzlem Temiz Hava birçok seyahat rahatlama ve güven veren, piyasada bugün. "Bu FDA onaylı laboratuvar tarafından test edilmiş ve meme hava akımından virüs ve bakterilerin fazla 99.5% kaldırmak bulunmuştur," Avery devam etti. "Ayrıca, RTP sayesinde, ticari uçak iç bileşenleri için FAA tanımlanan test gereksinimlerini karşılar."

Ürün Özellikleri ve Faydaları

Meme: RTP 300 TFE 15 FR
  • Plastik-plastik uygulamalarında aşınma minimize
  • Sürtünme ve partikül azaltır
  • Bölüm ömrünü artırır
  • Hiçbir dış yağlayıcı kirlenme kaynağı ortadan kaldırarak, gerekli
  • Titiz FAA testi yakmak geçer
Konut: RTP 300 FR
  • FAA geçen bir şeffaf mavi renk tonu formüle yetenekli testleri yakmak
  • Renk, diğer bileşenler ile koordineli





Kanserin Temel Nedeni Oksijensizliktir’,  Dr Otto Warburg
        2 Nobel Ödülü Aldığı Bilimsel Çalışması)
İki Nobel sahibi bilim adamı Warburg, kanserin temel nedeni olarak oksijensiz yaşamı gösteriyor. Vücuttaki ‘onkojen’ler de stres, kirlilik, radyasyon gibi faktörlerle uyarılarak kanseri başlatabiliyor Hücresel oksijen yetersizliği, Alternatif Tıp Tam Rehberi kitabında yer alan ve kansere yol açtığı düşünülen önemli bir faktör. Kanserin nedenleriyle ilgili en provokatif teorilerden biri, ilk önce, iki kez Nobel ödülü kazanmış bilim adamı tarafından ortaya atılmıştı.
Bir Alman biyokimyacı olan Dr. Otto Warburg, 1931′de, oksijen yetersizliğinin ve hücre fermantasyonunun, kanser sürecinin parçaları olduğunu keşfetmesiyle Nobel Ödülü almıştı. Dr. Warburg o zaman şöyle yazmıştı:“Kanserin tek ve nihai temel nedeni oksijensiz yaşamdır, yani ‘anaerobiosis’tir. Normal hücreler oksijene gereksinme duyarlar, oysa kanser hücreleri oksijensiz yaşayabilir.” Dr. Warburg, herhangi bir embriyondan alınan normal hücreleri laboratuvar tüpünde oksijensiz büyümeye zorlandığında kanser hücrelerinin özelliklerini aldıklarını gösterdi. Warburg, “Bu, normal hücrelerin, sadece tek bir değişkeni değiştirmekle, kanserli hücrelere dönüşebileceği anlamına geliyor” dedi.
Doktorun bu teorisine göre, hücreler oksijenden mahrum bırakılınca, en ‘ilkel’ dönemlerine geri dönebiliyor ve enerjilerini, normal bitki ve hayvanların yaptığı gibi oksijenden değil, bunun yerine şekerin fermantasyonundan alarak, glikoz reaksiyonlarına girebiliyordu.
Kanser hücrelerinin çok hızlı üremeleri, çok yüksek miktarda glikoz kullanımını gerektiriyor ve glikozu laktik aside dönüştürüyor. Laktik asit ise bir artık ürün ve bedeni yoran bir madde, asit/baz oranında veya pH düzeyinde bir dengesizliğe neden oluyor. Bedenin asitlilik derecesi yükseldikçe, hücrelerin oksijen kullanmaları daha da zorlaşıyor. Ve kanserli tümörler, sağlıklı insan hücrelerine oranla tam 10 kez daha fazla laktik asit içerebiliyor.Yine aynı oksijen yetersizliği teorisine göre kanser hücreleri, oksijenden zengin bir ortamda varlıklarını sürdüremediğinden, yeterli oksijen sağlanırsa, bu cinnet halindeki glikoz fermantasyonun durduğu,tümör dokusunun beslenmesinin bozulduğu ve tümör hücrelerinin öldüğü tespit edilmiştir.
Son yüzyılda kanser oranlarındaki müthiş artışın olası bir nedeni, Dr. Warburg’un teorisine göre, kent havasında gittikçe düşen oksijen ve yükselen karbonmonoksit düzeyi olabilir. Karbonmonoksidin (CO) hemoglobin’e (hücrelere oksijeni taşıyan madde) olan yakınlığı, oksijeninkinden daha fazla. Bu yüzden de içimize karbondioksit çektiğimizde, hemoglobinimiz daha çok CO ve daha az oksijenle bağlanıyor. Yine aynı oksijen yetersizliği teorisine göre kanser hücreleri, oksijenden zengin bir ortamda varlıklarını sürdüremiyor. Bu yüzden de, eğer yeterli oksijen sağlanırsa, bu cinnet halindeki glikoz fermantasyonu duruyor.
Oksijen eksikliğinde kanser yayılır. Oksijen eksikliği, kanserin yayılmasını da kolaylaştırıyor. İsveçli bilim adamları, oksijen eksikliğinin, kanserli hücrelerin primer (ana–kaynak) tümörden ayrılıp başka yerlere yerleşmesine neden olduğunu tespit ettiler. Kanda, hücrelerde ve dokularda oksijen eksikliğine bağlı gelişen fonksiyon bozukluğu olarak bilinen hipoksi durumunda, CXCR4 geninin aktif hale geldiğini saptadılar. Bu genin aktif hale gelmesinin, kanserli hücrelerin başka organları gitmesini kolaylaştırdığını belirleyen bilim adamları, hücrelerin primer tümördeki oksijen eksikliğinde agresifleşerek başka bir yere yayıldığını kaydetmişlerdir.
İnsanlar, birçok nedenden dolayı oksijen yetersizliği çekebiliyor, örneğin uzun süre hava kirliliğine maruz kalma, canlılıklarını yitirmiş gıdalar (fazla pişirilmiş, işlem görmüş, konserve gıdalarda oksijen tükenmiştir), derin nefes alamamak ve yetersiz egzersiz gibi…




Kabin havasındaki tehlike


 Negatif iyonlara ihtiyaç duyulan diğer bir alanda kapalı ortamlardır. Bunlar arabalar uçaklar iş makinaları kule vinçleri tren ve benzeri toplu taım araçlarını kullanan vatmanlar,şöförler,pilotlar operatörler ve benzerleri için çok gerekli. Fakat bu vasıtalarla taşınan insanlarında soluduğu hava negatif iyonca fakir pozitif iyonca zengin kirli bir havadır. Havanın oksijence zengin olması değil elektrik enrji yükleri açısından dengeli ve negatif iyonca zengin kısma kaymış bir oranda olmalı. Bu sorunları yaşadığımız yerlerden biri uçaklardır. Fakat bunlardan çoğumuz haberdar değiliz ve iyileşmesi içinde çalışan çok az bir kesim var.Toplum bundan habersiz.Bu konuda bilgi verme zorundayım.

Kabin Havası Sendromu diye bir sorunumuz var.


Kabin havasındaki tehlike


Zaman zaman uçuş sırasında yolcu kabini veya kokpitteki hava kalitesinin nefes almayı neredeyse imkansız hale getirecek kadar kötüleşebildiği yıllardır biliniyor. Ancak bu problem havayolu firmalarının imajını zedeleyeceği endişesiyle pek sık dile getirilmiyor.
Yaklaşık elli yıldan bu yana yolcu uçaklarında kabin ve kokpite “tekrar dolaşım sistemi” adı verilen bir sistemle temiz hava sağlanıyor. Sistemin kullanım amacı motordan alınan besleme havasını azaltarak yakıt tasarrufu sağlamak. Tekrar dolaşım sistemi kabinden aldığı havayı iklimlendirme paketlerinden gelen taze havayla belirli oranda karıştırarak dağıtım sistemine geri veriyor. Kabinden gelen hava, taze havayla karıştırılmadan önce HEPA filtrelerden geçirilerek temizleniyor.

Bu aslında etkinliği ispatlanmış ve hesaplı bir sistem. Elbette uçakların düzenli olarak bakım ve kontrollerinin yapıldığı, uçak motor ve sistemlerinde herhangi bir yağ sızıntısı veya kaçak olmadığı takdirde. Aksi halde türbinden sızıp buharlaşan motor yağının az miktarda da olsa havalandırma sistemine karışması, kokpit ve kabinde hissedilir hale gelmesi mümkün.

DURUM BU KADAR CİDDİ Mİ?

Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı(EASA) eldeki güncel verilere bakıldığında konuyla ilgili hukuki bir yaptırım gerekmediğini vurguluyor. Bağımsız Kabin Görevlileri Organizasyonu’nun (UFO) bu konudaki görüşü ise çok farklı. Organizasyon her ay kendilerine kalkış ve iniş sırasında kokudan şikâyetçi olan meslektaşlarından yaklaşık 20 başvuru yapıldığını kaydediyor.

Organizasyonun temsilcilerinden Andreas Sitek "Çok şiddetli baş ağrısı, solunum yollarında tahriş… Bazı meslektaşlarımız mide bulantısından şikâyet ediyor. Bu gibi vakaların ardından uyku sorunlarından ve kas titremelerinden şikâyetçi olan meslektaşlarımız da var" açıklamasını yapıyor.

Sitek, Alman havayolu firmalarından kirli kabin havası nedeniyle kendilerine yaklaşık 30 uzun vadeli sağlık problemi bildirildiğini kaydediyor.

Kabin havanız kaliteli olsun
Masmavi bir gökyüzünde pamuk tarlasını andıran bulutların üzerinde binlerce metre yükseklikte seyahat ediyorsunuz. Rahat koltuğunuza yaslanmış uçuşun keyfini çıkartıyorsunuz...
Dışarıdaki sıcaklığın ve basıncın ne kadar olduğunu biliyor musunuz? Sıcaklık aslında soğukluk demek gerekiyor tam eksi 56 derece. Basınç ise insan vücudunun yaşayamayacağı bir oranda. İşte kabindeki konforu size havalandırma ve basınç sistemi sunuyor.
Günümüzde havayollarının çoğu yeni ve iyi uçaklarla uçuyor. Kalite farklılıklarını sundukları iyi hizmet belirliyor. Kabin havasının kalitesi de bu hizmetin önemli göstergesi. Aşırı sıcak veya soğuk, kuru karbondioksit oranı yüksek bir hava yolcuyu çileden çıkarıyor, uçuşunu işkence haline getiriyor. Bu durumda ne servis kalitesinin ne de yemeklerin mükemmelliği yolcuyu ilgilendiriyor. Yolcu kabinde öncelikle temiz ve kaliteli hava solumak istiyor.
HAVALANDIRMA SİSTEMİ
Kabindeki konforu sunan havalandırma sistemleri uçak motoru yardımıyla çalışıyor. Motorlar tarafından emilen havanın önemli kısmı özel yanma odalarında yakılarak motordan güç elde ediliyor. Diğer kısmı ise havalandırma sistemine gidiyor. Uçaktaki klima sistemine gelen hava kabin içine verilecek sıcaklığa göre ayarlanıyor. Ayrıca basınçlandırılıyor. Basınçsız havanın solunması imkansız. Ancak kabin basıncı deniz seviyesi ile aynı değil. Uçulan irtifaya bağlı olarak kabin içindeki basınç 2 bin 600 metrelik yüksekliğe eşit. Yani nefes alırken kendinizi yüksek rakımlı bir yerdeymiş gibi hissediyorsunuz. 
Kabin basıncını deniz seviyesinde tutmak çok pahalı bir iş. Bu nedenle uçak 10-13 bin metre yüksekte uçarken kabin basıncı 2 bin 600 metrede tutuluyor. Kabin basıncının sıfırlandığı tek uçak ise sesten iki kat daha hızlı uçabilen Concorde.
Havanın normalleştirme işlemi tamamlandıktan sonra kabinin üst tarafında bulunan başüstü bagaj bölümlerinin üzerinden temiz hava uçak içine yayılıyor. Yolcunun hemen başının üzerinde lambaların yanında da havalandırma valfleri var. Yolcu isterse bunları açıp kapatabiliyor. Daha fazla hava akışını sağlayabiliyor. Ya da serinlemek için bir mini özel klima gibi bunu kullanıyor. Genellikle bu valfler çevrilerek açılıp kısılabiliyor.
Yukardan verilen hava tüm kabini dolaştıktan sonra alt kısımdan tekrar içeri alınıyor ve temizlenmek üzere havalandırma sistemine geri gidiyor. Kabin içindeki havanın tümü temiz hava değil. Bu havanın bir kısmını dışardan alınan, bir kısmını da içerde solunduktan sonra kirlenen ve sistem tarafından tekrar temizlenen havadan oluşuyor.


Uçak tiplerine bağlı olarak havalandırma sistemlerinin kontrolleri kokpitten veya kabinin ön kısmındaki panodan yapılıyor. Uçuşta yolcular çok fazla su istiyorlarsa, kabin havasının sıcaklığını değiştirmeleri için kabin memurları pilotları uyarıyor. Kokpit yani pilotların bulundukları yer ise ısı açısından izole edilmiş bir alan. Bazen stres veya kokpitteki aletlerle sürekli haşır neşir olmaları pilotların sıcaklık veya soğukluğu yanlış algılamalarına da neden oluyor.
ÖZEL FİLTRELER
Gerek temiz hava, gerekse de yeniden temizlenen hava özel filtrelerden süzülerek kabine veriliyor. Bu filtrelerin imalatı çok büyük hassaslık gerektiriyor. Çünkü filtrelerin gözle görülmeyecek kadar küçük, havada uçan zehirli parçacıklar ya da virüs gibi zararlıları yakalaması gerekiyor. Filtrelerin içinde özel tasarlanmış yollar bulunuyor. Bilgisayarda tasarlanan özel çıkıntılar ve eğimler verilen bu yollarda en küçük parçacıkların bile yakalanmasına imkan veriliyor. Filtrelerin içi mikro cam fiberinden imal ediliyor. Hava filtrelerinin belirli aralıklarla gözden geçirilmesi gerekiyor. Çünkü filter içinde tutulan virüs ve zararlı maddeler bir süre sonra havalandırma sistemini mikrop yuvası haline getirebiliyor.
Gerek uçaklarda gerekse de klima kullanan bina veya otomobillerde havalandırmadan yayılan bir çok hastalık bulunuyor. Ancak ilginç nokta var ki her ne kadar havalandırma sisteminin çalıştığı yerde sigara içildiğinde bu filtrelere koku sinse de nikotinin zararlı virüsleri öldürmesi gibi bir özelliği de bulunuyor.
Motordan alınan temiz havanın yanı sıra içerideki hava emilerek temizleniyor. Özel filtrelerden geçirilen ve ısısı tekrar ayarlanan hava kabine veriliyor. Çoğu zaman da gürültü bu konuda kopuyor. Bazen imalatçı şirketler kabinde yeniden temizlenmiş hava oranının yükseltilerek uçuş maliyetlerinin azaltılmasını istiyorlar. Yeniden temizlenmiş hava oranının yükseltilmesi demek motordan daha az havanın gelmesi anlamına geliyor. Böylece motor yakıt tasarrufu yapıyor. Ancak öneriye Uluslararası Kabin Memurları ve Havayolu Pilotları Dernekleri karşı çıkıyor.
HAVANIN STANDARTI
Gerek Amerikalı gerekse de Avrupalı sivil havacılık otoriteleri tarafından kabindeki temiz hava oranları belirlenmiş. Yolcu uçakları imal edilip sertifike edilmeden önce bu oranlar üzerinde titizlikle duruluyor. Avrupa Birleşik Havacılık Kuralları JAR'a göre uçakta dakikada yolcu başına 10 feet küp temiz hava gelmesi gerekiyor. Havacılıkta bu ölçüye 'cfm' adı veriliyor. Uçağın uçuş yüksekliği arttıkça kabindeki temiz hava oranı da artması gerekiyor. Ayrıca her uçak için metreküpe düşen virüs veya yabancı madde oranları da sık sık ölçülüyor. Havacılık otoritelerinin bu konuda sıkı kuralları var.
Örneğin bir A340 veya tek koridoru A320 uçaklarında metre küpe düşen virüs veya zararlı adeti 28. Daha eski nesil olan A310 uçaklarında bu rakam 76. Ancak Amerikan hastane standartlarına göre metre küpteki zararlı sayısı ameliyathanede en az 50, acil bakım ünitelerinde en az 150 olmak zorunda. Yani kabinler çoğu zaman hastanelerden bile daha sağlıklı.
TASARRUF İÇİN TEMİZ HAVA ÇALIYORLAR
Dev uçak üreticisi Boeing'in uçaklarda yakıt tasarrufu için temiz hava oranını yarı yarıya azaltmak amacıyla çalışmalar yapması İngiliz Havayolları Pilotlar Derneği'ni ayağa kaldırdı. Yolculara verilen temiz havanın azaltılmamasını isteyen dernek, bunun çeşitli sağlık sorunlarına neden olabileceğini açıkladı.
Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA ile görüşmeler yapan Boeing, 747 uçaklarında yolcu başına düşen temiz hava oranını yarı yarıya azaltmayı planlıyor. Bu işlem her yıl önemli miktarda yakıt tasarrufu sağlayacak.
Boeing yetkilileri, uçağın içine konulacak yeni havalandırma sistemi ile havanın daha verimli temizlenebileceğini belirtiyor. Bir 747 uçuşunda pilotlar havanın yarısını azaltıyorlar.
Normalde 1996'da kabul edilen FAA kurallarına göre dakikada yolcu başına düşen temiz hava oranı 10 cfm. Boeing bu miktarı dakikada 5 cfm temiz havaya indirmeyi planlıyor. Geri kalan 5 birim ise tekrar temizlenen havayla karşılanacak.
Amerikan Havalandırma Mühendisleri Birliği de yolcu başına dakikada düşen hava hacminin 15 cfm'ye çıkartılmasını istedi. Bunun en az 5 cfm'sinin dışarıdan alınan temiz hava olması şart koşuldu.
HAVALANDIRMADAN DUMAN ÇIKIYOR
Bazen uçakta başüstü bagaj bölmelerinin üzerinde yer alan havalandırma deliklerinden duman daha doğrusu su buharı çıktığını görürseniz sakın endişelenmeyin. Bunun nedeni motordan gelen soğuk havanın kabindeki sıcak havayla buluştuğu anda buhar oluşması. Kabin soğuyuncaya kadar bu devam eder. Kabin soğuduktan sonra duman kesilir. Bu durum genellikle eski nesil yolcu uçaklarında görülür. Yeni nesil uçaklarda ise havalandırma sisteminde bunu önleyecek özel sistemler var.

SICAKLIK HATALARI ARTIRIYOR
Havayolu Pilotlar Derneği (ALPA) tarafından yapılan araştırmalara göre artan sıcaklık pilotların daha fazla hata yapmasına neden oluyor. İnsandaki deri ısısı 2 derece arttığında vücut ısısı 1 derece yükseliyor. Hata oranı ise yüzde 3 artıyor. Deri ısısı 6 derece yükseldiğinde vücut ısısı 1.2 derece artıyor. Hata oranı ise yüzde 25'e çıkıyor. Konforun lüks olmadığını belirten dernek, yüksek tempoda ve çok dikkat gerektiren bir iş olan pilotlukta havalandırma sistemlerinin önemine dikkat çekiyor.


10 Nisan 2015 Cuma

Cancer Cure


Cancer CureNobel ödüllü Otto Warburg: Kanser Kürü


Salı, Ocak 25, 2011


Ben elini tutarken SparkFriends ve benim blog biliyorum düzenli okuyucuları olarak, ablam, bir darülaceze Ara 2, 2010 tarihinde kanserli onu savaşı kaybetti. O sadece 51, ve 12 yaşındaki oğlu, bir 11 yaşındaki kızı, kocası ve diğer aile geride bıraktı.

Kimya doktora ve tıpta ikinci bir doktora ile Otto Heinrich Warburg, bir fizyolog ve Freiburg, Baden, Almanya'da 1883 yılında doğan biyokimyacı kaydetti. Dr Warburg 1931 yılında Fizyoloji ve Tıp Nobel Ödülü kazandı ve 1970 yılında Berlin'de öldü. O organik yeme inanıyordu.

Dr Warburg kanser hücresel düzeyde oksijen yetersizliği nedeniyle zayıflamış hücrenin solunum neden olduğu buluşu için Nobel ödülü, ve ispat kanser koşulları veya asidik, (oksijensiz) anaerobik büyür edildi. Diğer bir deyişle, kanser için ana nedeni, insan vücudunun asit olup. Nobel Ödülü kazanan çalışmada, Dr Warburg kanser hücresinin çevre resimli. Warburg göre, hasarlı hücre solunum hücresel düzeyde düşük pH (asitlik) ile sonuçlanan, fermantasyon neden olur. Warburg kanser hücrelerinin iç ortamın pH oksijen ilişkisi hakkında yazdı. Fermantasyon kanser hücrelerinin önemli bir metabolik yolun olduğu için, Warburg kanser hücrelerinin laktik asit üretimi ve yüksek CO2 bağlı 6.0 gibi düşük bir pH değeri daha düşük, bakımı bildirdi. HE KANSER 7.36 VE VÜCUT ALKALİNİTE BÜYÜMEYE NOR GELİŞTİRMEK CAN kanıtlamıştır. O sıkıca pH ve oksijen arasında doğrudan bir ilişki olduğunu inanıyordu. Düşük pH oksijen anlamına gelir iken daha düşük konsantrasyonlarda daha yüksek bir pH oksijen moleküllerinin yüksek bir konsantrasyon anlamına gelmektedir. Artık enerji içine glikoz dönüştürmek için oksijen alabilir zaman normal sağlıklı hücre olumsuz bir değişiklik uğrar. Oksijen yokluğunda, hücre fermantasyon sürecinde glikoz dönüştürerek kendisini besleyen bir asli beslenme programına geri döner. Fermantasyonu ile üretilen laktik asit hücresi pH (asit / alkali denge) düşürür ve hücre bölünmesini kontrol etmek için, DNA ve RNA yeteneğini yok eder. Kanser hücreleri daha sonra çoğalmaya başlar. Bu hücre enzimleri yok gibi laktik asit aynı anda şiddetli lokal ağrı neden olur. Kanser ölü hücrelerin bir çekirdek ile, hızla büyüyen dış hücre kaplama olarak görünür.

Bu yüzden 1931 yılından bu yana kanıtlanmış nedeni, önleme ve kanser tedavisi tanıyoruz.

Bu Dr Warburg ikinci bir Nobel ödülü kazandı ama o Yahudi ve Hitler kazandıktan onu engelledi çünkü almak mümkün oldu söyleniyor, Nobel Ödülü yetkililerinin ancak bu inkar. Gerekçe Hitler'in kabul edilen tüm Nobel Ödülleri engel olmasıydı; Dr Warburg en laboratuvarda ancak birkaç bilim adamları verildi ve Nobel Ödülü aldım. Bence bu Dr Warburg en az iki Nobel Ödülleri kazandı benim için açık.

Dr Otto Warburg onun en ünlü bir konuşmasında bitmiş, aşağıdaki deyimi ile "Kanser Başbakan Neden ve Önleme",: "... kimse bugün bir kendi ana neden ne kanser ve bilmiyor söyleyebiliriz. Aksine, olan ana nedeni iyi bilinen bir hastalık bugün cehalet artık bir önleme hakkında daha fazla yapamazsınız bir bahane, böylece var. "

Yağlar kilo için ana katkı olması göz önüne alındığında büyük karışıklığa yol açar ve bu kadar çok kilolu insanların kilo kaybetme başarılı değil açıklıyor popüler bir yanılgıdır. Birçok kişi çoğunlukla yüksek asidik düzeyi nedeniyle yağ açısından zengin, ama çünkü sadece peynir yeme kilo olabileceğini öğrenmek için şok olur. Yüksek pH aside yanıt olarak, vücut asit depolamak için yağ hücreleri oluşturur. Badem% 70 yağ ve domuz eti sadece% 58 vardır. Badem alkali şekillendirme, +3 Ancak, domuz, yüksek asit değerlerine, -38 birine sahiptir. Salatalık ve karpuz bu yüzden sığır eti yeme asidik etkisini nötralize olabilir alkalize vardır. Vücudun alkalize için gıda yeteneğini gösteren, tüm gıdaların pH endeksi bilmek çok önemli olmasının nedeni budur. PH Gıda Endeksleri için referans bağlantıları bakın.

Sözde "kötü" kolesterol, lipoprotein (LDL) toksinler bağlamak ve bazı gıda gelen asidik atık devre dışı bırakmak, damar sertliği (3) neden değil amacıyla kendi karaciğer tarafından yapılır.

Gıda, stres, ruh hali, ve müzik tüm pH dengesini değiştirebilir. Uyarıcı şey vücudumuzda asidik kalıntı bırakabilir, sakinleştirici ve rahatlatıcı her türlü faaliyet bizi daha alkali yapabilir. Dr Coldwell kanserlerinin 80 +% tarafından başlatılan ya da bize asidik yapar bizim pH dengesini, değiştirir STRES, kaynaklanır inanıyor.

Sağlıklı yemek ve kilo vermek ve kanser önlemek için alkali kalmak için çalışıyoruz insanlar arasında karışıklık diyet pH dengesini sonuçları hakkında eğitim eksikliği. Turnusol kağıdı ile pH test edin ve size sağlıklı alkali olacak yeşil yapraklı sebzeler (lahana, karalahana, pazı, vb) yemek günlerde keşfedeceksiniz; günlerde Eğer alkali olmayacak değil, bile 'çiğ yeme yeniden.Burada kullandığınız pH test şeridi kağıt:
www.swansonvitamins.com/
TRM009/ItemDetail? N = 0


Kanser bir dayanak elde edildikten sonra, bazik bir hücresel pH seviyesi, ne de yüksek oksijenli hücrelerin varlığında varlığında iyi hayatta etmez. Nobel ödüllü Otto Warburg keşfettiği gibi, düşük hücresel oksijen kanser için birincil nedensel faktördür. Belki de adı, Dr Joanna Budwig, veya, Budwig Protokol duydunuz? 2003 yılında vefat Almanya Dr Johanna Budwig, 1951 yılında Dr Warburg en bizimki oldu. O Dr Warburg çalışmaları devam YER ALMAK OKSİJEN UYGUN CEP KULLANIM İÇİN İÇİN, BİZİM DİYETLER DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİ YETERLİ MİKTARDA SAHİPTİR ZORUNLU bulundu. 50 yıllık bir dönemde, Johanna Budwig 4500 hasta ile Almanya'da bir TIBBEN belgelenmiş% 90 artı kanser tedavi oranı vardı. O protokolü ile tedavi bazı kanser kurbanlarının terminali kabul edildi. Budwig Protokolü hakkında daha fazla bilgi ile ilgilenen varsa referans aşağıdaki bağlantıyı 5. bakın.








Negatif iyonların solunum ve kan üzerindeki etkisi.


Biofizika. Eyl 2008-Ekim; 53 (5) :886-93.
[Etkisi olumsuz hava iyonlar solunum organları ve kan].
[Rusça Makale]
Soyut
Negatif yüklü etkisi iyonları sıçanların solunum organları ve kan çalışılmıştır. Bu görüntülenmekte olan bir teneffüs olumsuzhava iyonları 320-350 000 hayvan yerin yerde NAI bir konsantrasyon ile 60 dakika (NAI) iyonlarının trakea mukozası zarar vermeden / cm2 kadeh hücrelerinin salgı aktif ve değişti bronkopulmoner lavaj proteinlerin spektrumu. Ayrıca nonfractionated kan hücreleri tarafından reaktif oksijen türlerinin kendiliğinden üretimi (ROS) NAI maruz kalma kadın ve erkek artmış sonra bulunmuştur; opsonized zymosan neden olduğu ROS üretimi yoğunluğu kadınlarda sadece artmıştır. Antioksidan enzimler süperoksit dismutaz ve kadın ve erkeklerde NAI kan glutatyon redüktaz farklı duyarlılık ortaya çıktı. Bu sonuçlar bir astar ve solunum yolu birincil hedef organlar mukozasında ve daha sonra kan doğrudan eylem yoluyla solunum organları zayıf bir aktivasyon olarak NAI etkisini dikkate almak sağlar.
Sayı:

18954020

[PubMed - MEDLINE için dizine]


Biofizika. 2008 Sep-Oct;53(5):886-93.
[Effect of negative air ions on respiratory organs and blood].
[Article in Russian]
Abstract
The effect of negatively charged ions on respiratory organs and blood of rats has been studied. It was shown that the inhaling of negative air ions (NAI) for 60 min with a concentration of NAI at the place of location of animals 320-350 000 ions/cm2 activated the secretion of goblet cells without damaging the mucosa of the trachea and changed the spectrum of proteins of bronchopulmonary lavage. It was also found that the spontaneous production of reactive oxygen species (ROS) by cells of nonfractionated blood after the exposure to NAI increased in both males and females; the intensity of ROS generation induced by opsonized zymosan increased only in females. Different sensitivity of the antioxidant enzymes superoxide dismutase and glutathione reductase of blood to NAI in females and males was revealed. These results enable one to consider the effect of NAI as priming and a weak activation of the respiratory organs through the direct action on the mucosa of the primary target organs of the respiratory tract and then on the blood.
PMID:

18954020

[PubMed - indexed for MEDLINE]










Negatif iyonlar üzerine yapılmış çalışmalar


1. Mann D. Negatif iyonlar pozitif hisler oluşturun. Webmd 6 Mayıs, 2002.
(Http://www.webmd.com/balance/features/negative-ions-create-positive-vibe)
2. Iyonize hava (negatif iyonlar). Sağlık Infocenter, Cedars-Sinai Sağlık Sistemi.
(Http://healthinfo.cedars-sinai.edu/library/healthguide/en-us/Cam/topic.asp?hwid=hn-2953007)
3. Nasıl aerosol chemtrails atmosferik iyonları etkiler. (Http://ion_effects.tripod.com/)
4. Gualtierotti R, Solimene U, Tonoli D. iyonize hava solunum rehabilitasyon teknikleri. Minerva Medica 68:3383-9, 1977.
5. Jones DP, O'Connor SA, Collins JV ve ark. Bronşiyal astım olan hastalarda uzun süreli iyonize hava işleme etkisi.
Thorax 31 (4) :428-32, 1976.
6. Llaurado JG, Sances A, Battocletti JH. Biyolojik ve düşük frekanslı manyetik ve elektrik alanların klinik etkileri.
Springfield, IL: Charles C. Thomas 1974.
7. Soyka F, Edmonds S. İyon Etkisi. Bantam, 1977 ye bakınız.
8. Jonathan V Wright, MD. Kişisel yazışmalar.
9. Kawamoto S, Oshita M, Fukuoka N, Shigeta S, Aki T, Hayashi T, Nishikawa K, en alerjenite içinde Ono K. azalış
Pozitif ve negatif iyonlar küme ile muamele ile Japon sedir polen alerjen. Int Arch Allergy Immunol 141 (4): 313 -
21. 2.006.
10. Terman M, Terman JS. Mevsimsel duygulanım için doğal şafak simülasyon ve olumsuz hava iyonizasyon kontrollü çalışma
bozukluğu. Am J Psikiyatri Aralık 163 (12) :2126-33. 2.006.
11. Goel N, Etwaroo GR. Parlak ışık, negatif hava iyonları ve işitsel uyaranlara bir öğrenci hızlı ruh hali değişiklikleri üretmek
nüfus: plasebo-kontrollü bir çalışma. Psychol Med Eylül 36 (9) :1253-63, 2006.
12. Thayer RE. Mood ve Uyarılma Biyopsikoloji. Oxford University Press, New York, 1989.
13. Beyin Anatomy Çevre Etkisi: Elmas M. Kalıtım zenginleştirmek. Free Press New York,
1.988.
14. Nasıl Beyin Gücü Boost Yepsen RB Jr: Tepe Zeka, Bellek ve Yaratıcılık sağlanması. Rodale, Emmaus, Pa,
1987 =.
15. Baron RA. Bilişsel performans üzerindeki negatif iyonların etkileri. İçi Psikoloji V72 n1 P131 (7) Şub 1987 J.
16. Yamada R Yanoma S, Akaike M Tsuburaya A, Sugimasa Y Takemiya S, Motohashi, H, Rino-Y, Y Takanashi Imada, T.
Su oluşturulan negatif hava iyonları NK hücre etkinleştirmek ve farelerde kanser inhibe. , Cancer Lett 8, 239 (2) :190-7, 2006.
17. Su kesme tarafından oluşturulan İwama'daki H. Negatif hava iyonları deformabilite ve aerobik metabolizma artırmak. Kapalı
Hava 14 (4) :293-7, 2004.
18. Yamada S, eritrosit agregasyonu üzerine NAI Chino D inhibitör etkileri. Med ve Biyoloji 141 (3): 79-83, 2000.
19. Ryushi T et al. 8-OHdG nesil NAI inhibitör etkileri, (yayınlanacak).

20. İwama'daki H ve ark. Ilham süperoksit anyon postoperatif kan laktat konsantrasyonu zayıflatır. Crit Care Med 30:
1246-9, 2002.
21. Livanova LM et al. Sıçanlarda akut stres negatif hava iyonların koruyucu etkileri. Neurosci ve Behav Physiol 29: 393 -
395, 1999.
22. Misiaszek J et al. Manik hastalarda negatif hava iyonların yatıştırıcı etkileri. Biol Psychiatry 22: 104-107, 1987.
23. Elmas MC et al. Sıçan serebral kortekste serotonin ve siklik nükleotidler üzerinde çevresel etki. Bilim 210:
652-4, 1980.
24. Ryushi T et al. Kurtarma negatif hava iyonları maruz kalma etkisi. Int J Biometeorol 41: 132-136, 1998.
25. Gabbay J. diş kliniğinde mikrobiyal Hava Kirliliği iyonizasyon etkisi. Çevre Res 52 (1): 1999.
26. Makela P Ojajarvi J et al. Yanık ve plastik cerrahi ünitesinde bakteriyel aerosol üzerindeki iyonizasyon etkileri üzerine çalışmalar. J


Using the negatively charged air particles in the prevention and treatment of disease.



Using the negatively charged air particles in the prevention and treatment of disease. Hastalıkların önlenme ve tedavisinde negatif yüklü hava parçacıklarının kullanılması.

Arkaplan
Hava iyonları, birbirlerinden habersiz olarak, Elster ve Geitel tarafından Almanya'da, Thomson tarafından İngiltere'de 19. yüzyıl sonunda varlıkları keşfedilene kadar bilinmiyorlardı. Geçmişte birçok bilim adamı, etrafımızda faydalı ve zararlı etkileri olan elektrik kuvvetleri bulunduğunu öne sürdüler. Belki d 3 hayvan manyetizmasıyla ilgili teorisini ortaya atarken, Anton Mesmer havadaki iyonlardan bahsetmek istiyordu. Hava molekülleri doğada devamlı iyonize olurlar (yani negatif ve pozitif yüklü parçacıklara bölünürler). Buna neden olan enerji, yerküredaki radyasyon, kozmik ışınlar, elektromanyetik dalgalar, güneş, ışık, çağlayanlar gibi bir çok doğal kaynaktan gelir. Bazı meteorolojik durumlarda hem hava iyonlarının toplam sayısı, hem de artıların eksilere oranı değişir. •Birçok hava molekülü ne artı, ne de eksi yüklüdür. Mesela saf dağ hava-sının çok az bir yüzdesi yüklüdür fakat bu durum olağandışı tabiat hadiselerinde çok artabilir.

Kırsal alanlardaki havada, cm3'de 300-1000 iyon olmak üzere küçük negatif iyonlar üretilir (çoğunluğu eksi yüklü oksijen iyonlarıdır). Bu, herhalde, bizim için gerekli olan seviyedir. Şehirlere doğru ilerlediğimizde bu seviyenin yarıya kadar azaldığı görülür. Hatta havalandırma tertibatı olan yapılarda artı yüklü iyonların eksi yüklülerden daha fazla olduğu görülür. Çünkü bu tertibatlar temizledikleri havadaki küçük negatif iyonları yok ederler. Pozitif iyonun fazla olmasının huzursuzluk, anksiyete ve dep-resyona sebep olduğu anlaşılmıştır.

Yerleşim bölgelerinde, küçük negatif iyonlar atmosferdeki kirli parçacıklar tarafından sürekli yok edilir. San Francisco'nun endüstri bölgelerinde yapılan bu araştırmada, bir iş günü boyunca ortaya çıkan hava kirliliğinin küçük iyon sayışım % 80 oranında azalttığı ve hava kirliliği arttıkça iyonların varolma olasılığının düştüğü görülmüştür. Bu demektir ki, şehir sakinlerinin aldıkları negatif iyonlar azalırken, pozitif iyonlar artırıyor. Bu durum çok önemlidir çünkü, birazdan göreceğimiz gibi, negatif iyonların faydalı etkileri varken, pozitif iyonlar insana zararlıdır.

Dünyanın belli bölgelerinde görülen kuru, ılık rüzgarların kişilerde ilginç zihinsel ve fiziksel algılamalara yol açtığı yıllardır bilinen bir gerçektir. Buna en güzel örnek İsrail'de Sharav'dır. Bu hadisenin özelliği, aniden ısı artması, nemin düşmesi ve bunlarla birlikte rüzgârın ortaya çıkmasıdır. Burada ilginç olan, Sharav'a maruz kalan kim-, selerin % 30'unda hastalık ortaya çıkmasıdır. Her ne kadar bu fenomen bundan yetmiş yıl önce Czermak tarafından ta-nımlandıysa da, 1963e kadar şikayetlerin toplam hava iyon miktarının arttığında ortaya çıktığı ve artı yüklü iyon konsantrasyonunun maksimuma ulaştığında bu kişilerin çok kötüleştiği bilinmiyordu. Bu durum hava durumu değiş-. meden 24 ile 48 saat önce vuku buluyordu. İsrail'den başka Güney California'daki Santa Ana'da, Kanada'daki Chi-nook'da, İsviçre'deki Foehn'de ve Arjantin'deki Zonda'da da buna benzer durumlar görülmektedir. Buralardaki gözlemler yükselmiş pozitif hava iyonları ile sağlığın bozulması arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmıştır.

İsrailde çalışan Profesör Sulman, Sharav'dan etkilenen kişileri incelemiş ve hepsinde ortak belirti ve bulgular tespit etmiştir (migren, bulantı, kusma, şişme, hassasiyet, konjunktivit, solunum sisteminde kan toplanması gibi). Bütün bu etkiler serotonin veya SHT adı verilen doğal olarak oluşan kimyasal ileticiye tepki olarak da vücutta ortaya çıkabiliyordu. Sulman, Sharav'dan etkilenenlerin idra-rından normalden fazla 5 HT buldu ve 5 HT antagonisti verildiğinde iyileşme görüldüğünü farketti. Ayrıca, eksi yüklü iyonlar bakımından zengin hava vererek bu hastaları tamamıyla tedavi etmeyi başardı. Böylece bu hastalan rüzgârın ortaya çıkardığı yüklü hava parçacıklarının etkilediği, trafik kazalarım, saldırı suçlarını, intiharları ve cinayetleri artırdığı ortaya çıktı ve havadaki elektrik yükü ilgi çeken bir konu haline geldi. Bazı ortamların daha sağlıklı olduğu tarihi olarak da bilinen bir gerçektir. Eazı mağaralar, dağlar rahatlatıcı havaları ve iyileştirici özellikleriyle" tanınırlar fakat yakın zamana kadar bunun nedeni bilinmiyordu. Günümüzün modern araç-gereçleri, iyileşmeye sebep olan şeyin havadaki yüksek negatif iyon konsantrasyonu olduğunu tesbit etmiştir.

Her ne kadar bu konudaki ilk buluşlar 70 yıl öncesine dayanıyorsa da, 19. yüzyılda uygulanan elektrik tedavilerinin çok sayıda ve etkisiz olması konunun etrafında olumsuz görüşlerin oluşmasına sebep olmuştur. Elektrik, yeni bir buluş olduğu o devirlerde, oyun ve gösterilerde kullanılmıştır. Bu da, tıp çevrelerinin elektrik tedavileriyle ilişkili hiçbir şeye inanmamalarına neden olmuştur. Konu 1950-lerde Amerika'da bir işadamının tedavi amaçlı iyon jeneratörleri üretmesiyle yeniden gündeme girdi. 1961'de ise Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi bu makinaları iddia edildiği gibi iyileştirici etkisi olmadıkları ve zararlı ozon gazı ürettikleri için yasakladı. Bu konudaki gelişmeler ABD'de durmasına rağmen, bu alanda öncü durumunda olan Rusya ile İngiltere'de devam etti. C.A. Laws (elektrik mühendisi) ve Dr. E. Holiday (doktor) adlı iki araştırmacı emniyetli olan ve zararlı ozon çıkarmayan yeni tip bir iyon jeneratörü üretmeyi başardılar.

Aletlerle negatif iyon üretmenin birçok yöntemi vardır. Morötesi ısını, zayıf radyasyon kaynaklan, su spreyleri ve yüksek voltaj deşarjlarının hepsi kullanılabilir. Bu iki İngiliz araştırmacı, yüksek voltaj deşarj aletleriyle yüksek miktarlarda eksi veya artı yüklü iyonları, hiçbir zararlı ozon yaymadan üretmeyi başardılar. Bu onlara, şimdiye kadar başkaları tarafından ulaşılmayan bir üstünlük sağladı.
Ürettikleri jeneratörlerden otuz tanesini deneyler için doktorlara ve ilgili gruplara verdiler ve sonuçları beklediler. Olumlu sonuçların alınması uzun sürmedi. Zaten sonuçların olumlu olacağını, dünya literatürüne dayanarak biliyorlardı. Onların sağladığı, hastalıkları tedavi edebilmek için kontrollü bir negatif iyon kaynağının üretilme-siydi. Günümüzde, dünyada negatif iyon tedavisi üzerinde çalışan yığınla bilimsel ve tıbbi araştırmacı vardır. En önemli merkezler ABD, Almanya SSCB, Danimarka ve İngiltere'dedir. Rusya dışında sadece Almanya'da iyonizas-yon tedavisi halk seviyesinde uygulan maktadır. Almanya'da 30 civarında elektro püskürtme kliniği vardır. Rusya'da ise iyonizasyon hastanelerden yaygın bir biçimde uygulanmaktadır. Rusya'mn bu konudaki tıbbî araştırmaları Batı'-yla kıyaslandığında çok ileridir.

ABD'de NASA'nın çalışmaları konuya destek vermiştir. Moleküler Biyofizik Laboratuvarı'nda insan hücresi üzerinde yaptıkları temel deneylerde, kanserli hücrelerin daha az oranda elektrik yükü olduğunu gösterdiler. Bu, normalde birbirlerini itmeleri gerektiği halde, kanserli hücrelerin birbirlerine yapıştığı anlamına gelmektedir. Frankfurt Üniversitesinden Dr. Kuster negatif iyonların, deney farelerinin kanserli hücrelerin üremesini engellediğini ortaya çıkarmıştır. Bu gelecek için ilgi çekecek bir alandır. NASA ise, uzay gemilerinin havasındaki negatif iyonları arttırmış ve bunun performansı, iş kapasitesi, reaksiyon gösterme zamanı gibi beyin fonksiyonlarıyla, vitamin metabolizması, alerjik durumlar, ağrılar ve yanık iyileşmesinde olumlu ilerlemeler sağladığını farketmiştir. Kısacası tıp bilgisindeki böyle bir ilerleme bundan sonra önemsiz olarak değerlendirilemez.

Nasıl etkili oluyor?

ABD'de Profesör Kruger ve İsrail'de Profesör Sulman gibi araştırmacıların kayda değer çalışmalarına rağmen, negatif iyon tedavisinin henüz başlangıç safhasındayız ve pek çok yeni çalışmanın yapılması gerekir. Yine dz, negatif iyonların vücuda pek çok etkisi olduğu ispatlanmıştır:
1. Kalp atışım ve kan basıncını azaltır.
2. Her nefeste akciğere alınan hava miktarını arttırır.
3. Solunum sistemindeki hava temizleyici hücrelerin hareketlerini arttırır.
4. İç salgı bezlerini (hormon salgılayan) etkiler.
5. Beynin normal ritimlerini etkiler.
6. Pozitif iyonlar ve serotonin tarafından ortaya çıkartılan etkileri tersine çevirir.

Tavşanlar, fareler ve Gine domuzlarında yapılan deneyler, küçük negatif iyonların teneffüs edilmesinin vücut dokularındaki serbest 5 HT seviyesini düşürdüğünü göstermiştir. Ayrıca farelerde beyindeki 5 HT seviyesinde de azalma görülmüştür. Bu çok önemlidir,, çünkü 5 HT, sinir sistemimizdeki en önemli taşıyıcı maddelerden biridir. Negatif iyonların beyindeki taşıyıcı maddelere bu faydalı etkileri, deneylerin negatif iyon vererek insan performansının arttırılıp arttırılamayacağı üzerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur. Böyle bir çalışma İngiltere'de Guildford Ühiversitesi'nde gerçekleştirildi. Negatif, pozitif ve normal hava teneffüs ettirilen denek gruplarından, negatif iyon teneffüs ettirilen gruptakilerin birçok işlerdeki başarılarının diğerlerine kıyasla önemli ölçüde arttığı görüldü. Ayrıca negatif iyonların 24 saatlik performans ritmini de etkilediği farkedildi. 5 HT'nin 24 saatlik ritmi etkilediğinin bilindiği gözönune alınırsa, bu sonuç çok ilginçtir.

Negatif iyonlar beyinde bulunan ve hoşnutluk ne gevşeme duygularıyla ilgili olan alfa aktivitesini d^ arttırırlar. Kısacası negatif iyonların tam olarak nasıl etkili olduğunu bilmiyoruz, fakat büyük bir ihtimalle bu etki. vü-cuddaki hormonları ve sinirleri etkileyen bir taşıyıcı -madde vasıtasıyla onaya çıkmaktadır. Vücudda her tarafa dağılmış olan 5 HT'nin özellikle alt orta beyine (uyku ve duygular gibi temel vücut fonksiyonlarını kontrol eder) etkisi gözönune alınırsa, negatif iyonların nasıl etkili olduğu anlaşılır. Vücudun iyileştirici güçlerini harekete geçirmek için hücrelere başka vasıtalarla etkili olduğu da tahmin ediliyorsa da, bunu ispat etmekten oldukça uzağız.

Hiç işe yaramayan ilaçların bile hastaların Tc 30 undan cevap aldığı düşünürse, negatif iyon tedavisinin sadece plasebo etkisi olması da mümkündür. Fakat, negatif iyonlarla tedavi edilmiş hastalardan % 80 olumlu cevap verdiğini söyleyen bir bilim adamı (Schulz) bu etkinin sadece plasebo olarak açıklanamayacağını belirtiyor.

Sonuçlar hep aynı olmasa da, çalışmalar göğüs hastalıklarında % 50-60, sinüzitte % 75 olumlu cevap alındığını gösteriyor. Bu oran, hipertansiyonda % 81, şiddetli başağ-rısmda % 40-45 civarındadır. Psikonevroz ve korkudan şikayetçi hastalarda yapılan bir denemede ise % 80'inde belirtilerin ya tamamen ya da kısmen ortadan kalktığı görülmüştür.

Nerelerde kullanılır?

Negatif iyonları teneffüs öden kişilerde rahatlama ve-kendini iyi hissetme görülse de, bu onun her durumda kullanılacağı anlamına gelmez, özellikle astım, sinüzit, yanıklar ve egzamada iyi sonuçlar alınmıştır. Başka hiçbir tedavi yapılmadan negatif iyon uygulanan yanık hastalarında ağn 10 dakika içinde kaybolmuştur. Migren de diğer tedavilere oranla, negatif iyon tedavisine iyi cevap verir.
Soğuk algınlığı, bazı romatizma vakaları, ağn, verem ve anksiyete bu tedaviye olumlu cevap veren diğer hastalıklardır. Hastalıkları ayrı ayn değerlendiren tıpçüar, birçok şeyi birden tedavi ettiği öne sürülen metodlara şüpheyle bakarlar. Bütün vücudu tedavi ettiği söylenen yöntemler genellikle faydasızdır. Fakat bunu negatif iyon tedavisi için söylemek zordur. Birçok ilaç deneyseldir, hasta etkili olup olmadığından başka birşeyle ilgilenmez. Nasıl etkilediği ispatlanmadığı sürece, faydalı bir tedaviden bahsetmek hata olur ve eğer bu yöntemi uygularsak ortadaki tıbbi tedavilerden pek azı ayakta kalacaktır.

Nasıl uygulanır?

Hava iyonizasyonu iki türlü kullanılabilir. En yaygını, teneffüs edilen havaya iyonize parçacıklar karıştıran makinedir. İkinci yöntem ise etkilenmiş bölgeye doğrudan gönderilmesidir ki, yanıklar, egzama, siğil ve kistlerin tedavisinde kullanılır.
Hasta kapalı odada oturur veya uyurken, jeneratörden çıkan iyonlann karıştığı havayı teneffüs eder. Küçük iyonlar çok aktif olduklan ve yol aldıkça büyüdükleri için jeneratörün hastanın yakınında olması olumlu sonuç alınmasını arttırır.

Hastanın statik elektrikle yüklü olmaması da önemlidir. Bu, iyonlann vücud tarafından emil imini engeller. Bu durumun ortadan kalkması için hastanın eline küçük bir metal elektrot verilir. Negatif iyonlann vücut tarafından çekilmesini arttırmak için bu elektrodun diğer ucu toprağa bağlanır (evdeki kalorifer borusu gibi).
Bilindiği kadanyla iyon tedavisi tehlikesizdir ve hiçbir yan etkisi yoktur. Solunum hastalı klan, her gece tekrarlanan ve jeneratörün 1-1.5 metre uzaklığa yerleştirildiği iyon tedavisine iyi cevap verir. Hastaya daha yakın yoğun ışın-lamalardan daha çabuk sonuç alınsa bile, bu metod bir seferinde 45 dakikayı geçecek şekilde uygulanmamalıdır. Bir hasta için en etkili metod, deneme yanılmayla anlaşılmalıdır.

Beyin fonksiyonunun iyileştirilmesi amaçlandığında, jeneratör hastadan 2-3 metre uzaklığa yerleştirilmelidir.Yanık, migrenin bazı türleri, nezle ve saman nezlesinde ilerleme hemen görülebilir. Fakat astım ve egzema gibi durumlar daha uzun tedaviye ihtiyaç gösterirler.

Çocukların üşütmesinin tedavisi bir gece iyonize hava teneffüs edilmesiyle iyileşirken, müzmin migrenden şikayetçi bir kişide belirtilerin ortadan kalkması haftalar süren tedavi gerektirir. 20 yıllık klinik deneyimler ve binlerce tedavi olmuş hasta iyon tedavisinin işe yaradığını kanıtlamaya yeterlidir.

İngiltere'de müşterilerin aletleri kullandıktan sonra ar-t.k ihtiyaçları olmadığı gerekçesiyle geri satmak istemeleri de ilginçtir. Bu tür olaylar, etkinin geçici olacağına inanan ve uzun vadeli iyileşme beklemeyen negatif iyon terapistlerini bile şaşırtacak niteliktedir.

Geleceği nasıl olabilir?

Negatif iyon tedavisi, günümüzde doktorlar arasında ve bilim çevrelerinde itibar kazanmaktadır. Dünya'nın pek çok ülkesinde (özellikle İngiltere'de) negatif iyon tedavisinin lehine gelişmeler görülüyor.

Tıp dünyasında bütün imkânlarıyla kullanılmaya başlanmadan çok önce onun üretim sahasında kullanılacağım tahmin ediyorum. İşçilerinin çevresini daha doğal hale getirerek üretim artışı sağlayabile-cek olan sanayiciler bu işin öncülüğünü yapacaklardır. Geleceğin endüstri işinde hava kirliliğinin ucuz yoldan kontrolü hedefleneceğinden, negatif iyon yayan havalandırma tertibatları üretilecektir. Zamanla şehir havasmdaki negatif iyon oranının kır havası seviyesine yükselmesiyle pozitif iyonların çok bulunduğu yerlerdeki bazı hastalıklar da azalacaktır.
Havalandırma tertibatları havada daha az negatif iyonu yok edecek şekilde değiştirildiği zaman, kapalı yerlerde çalışan işçi ve memurlarda hissedilebilir faydalar görüleçektir. Nihayet yerel yönetimler ve hükümetler, insanların çalıştığı yerlerde ısı ve nem standardı gibi, hava iyonizasyonu standardı da getireceklerdir. Burada amaç, herkes için temiz ve kırdaki gibi hava üretilmesidir.

Tıbbi alandaki geleceğini önceden tahmin etmek zordur. Klinik deneyler arttıkça, negatif iyon tedavisinin tıbbi kullanımına yönelme de artacaktır. Tıp mesleğinde görülen temelsiz muhafazakâr tutum bu alandaki gelişmelerin hızını kesecektir. Yine de diğer alternatif tıp tedavilerinden farklı olarak, elde edilen olumlu sonuçların da yardımıyla bu karşı tavır daha çabuk ortadan kalkabilecektir. Dil uyuşmazlığı ve elde ettikleri sonuçları açıklamaları nedeniyle Ruslar bu alandaki öncü durumlarını bir süre daha sürdüreceklerdir.