The real cause of cancer.
Kanserin Gerçek Sebebi
Kanserin oluşumu hakkında kabaca bilgimiz olduğunu düşünüyorum. Oksijensiz kalmanın kanserin yegane sebebi olmadığınıda biliyoruz. Bir çok etken yüzlerce kanser tipinin olmasını sağlıyor. Fakat değişmeyen bir şey ise hücrenin normal işlevini yerine getirememesi. Bu ister oksijen eksikliği isterse asidik ortamların oluşması ile olsun. İsterse serbest radikallerin elektron eksikliğini tamamlamak için saniyede binlerce kez sağlıklı hücrelerde elektron çalmaya çalışması. Bütün bunlar kanser oluşumunun başlangıç sebepleri. Ayrıca her şey yolunda olsa dahi alkali bir vücutta dahi yine kanser oluşabilir. Çünkü her şey hücre duvarlarındaki iyon kapılarının sağlıklı çalışmasına bağlı. Bu ise milivolt seviyesindeki elektrik yükleri farkları ile çalışan bu nanometre genişliğindeki kapılar çok hassaselektrik seviyeleri olan 0.30- 0.45 milivoltlarda açılıp kapanabilen kapıların küçüçük değişimleri ile hücreler oksijen ve minerallerden yoksun kalacaktır. Ve anormal hücrelerin üreyeceği ortamlar oluşacak yada hücreler ölecektir. Böylece daha oksijenin eksikliğini duymadan hücreler enerjii üretemediği ve bölünüp çoğalamadığı için ölecekler. Tabiki bunun en büyük sebebi etrafımızdaki yüksek enerji ve dalga transferleridir. Elektromanyetik kirlilikler ve her türlü yüksek enerji koridorları ve akslarında yaşamak bizim mikro santrellerimize kısa devre yaptırıp devre dışı bırakmaktalar. Bu enerji fazlasını hücrelerden uzaklaştırıp topraklamalıyız yapmaz isek kapılar kapalı kalacak. Ve hücreler değişmeye bozulmaya ölmeye başlayacaktır.
Keiichi Morishata’nın “Kanserin Gizli Gerçeği” adlı kitabına göre, eğer kandaki asidik koşullarda aşırı artış olursa, kan alkali koşullarını korumak için bu aşırı asidik maddeleri kaçınılmaz olarak vücuttaki bazı bölgelere bırakacaktır.
Normal ve Kanserli Hücre
Bu eğilimin devam etmesiyle vücudun bazı bölgelerinde asidiklik artar ve bazı hücrelerde ölür. Ancak daha tehlikeli bir süreç olarak; bazı hücreler de kendilerini bu asidik ortama adapte edebilir. Diğer bir deyişle, normal hücreler asidik ortamda ölürken bazıları ise bu ortama adapte olabilmek için kendilerini dönüştürür ve anormal hücreler olarak hayatta kalırlar. Bu anormal hücreler kötü huylu hücreler olarak adlandırılırlar. Bu kötü huylu hücreler beyin fonksiyonları veya kendi DNA’larımızın hafıza kodlarıyla uyumlu değildir. Bu nedenle, kötü huylu hücreler belirsiz ve düzensiz olarak gelişirler. Bu kanserdir.
Teorik olarak yeryüzündeki kanser vakası sayısı kadar kanser türü vardır denilebilir. Ancak hepsinin ortak noktası, bütün kanserli hücrelerin asidik yapıda olması ve alkali ortamda üreme hızlarının düşmesidir. Alkali İyonize su, hücresel seviyede alkaliliği yükselttiği için kanser hücrelerinin oluşumunu ve gelişimini engeller.
Kanserli Hücrelerin Ölümü
Yine bütün bilimsel çevrelerce kabul edilen bir görüşe göre, serbest radikaller kanser oluşumunun başlıca sebepleri arasında yer almaktadırlar. Enerji üretimi ve çeşitli kimyasal süreçler sonucunda bir elektronunu yitirmiş oksijen elementleri olarak tanımlanabilecek serbest radikaller, elektron eksikliklerini gidermek için en yakınında bulunan somatik hücrelere saniyede 150.000 saldırı düzenler ve hücre çekirdeğinden bir elektron çalmaya çalışırlar. Hücrenin bu savaşı kaybedip ölmesi aslında yaşlanmaya yol açmakla birlikte “iyi haber” kabul edilebilir. “Kötü haber” hücrenin bir elektron eksiğine rağmen yaşamaya devam etmeyi başarmış olmasıdır. Çünkü artık bu form kanserdir. Antioksidanlar, elektron zengini kaynaklardır. Serbest radikallere elektron bağışlayarak somatik hücrelere verdikleri zararı durdurabilirler. -400 mV ORP değeri ile yeryüzündeki en güçlü sıvı antioksidan Alkali İyonize sudur.
Kanser Hücreleri
Sağlıklı hücrelerin kendilerini dönüştürme baskısı altında tutan kanserli hücrelere direnebilmek için yüksek düzeyde oksijene ihtiyaç duydukları bilinmektedir. Alkali İyonize su diğer su çeşitlerine göre 2 kat daha yüksek miktarda oksijenle doyurulmuştur. Benzer bir şekilde, kanımızın pH değeri 7,45’e yaklaştığında oksijen taşıma kabiliyeti %65 daha artacaktır. Bu iki parametrenin doğal sonucu olarak, sağlıklı hücrelerimizin kanserli olanlara karşı direnme sürecinde en yaşamsal oksijen kaynağı Alkali İyonize su olacaktır.
Düzenli olarak Alkali İyonize Su tüketildiğinde kanser vakalarının oluşumunda önemli ölçüde azalma; oluşmuş kanser vakalarının rehabilitasyonunda ise ciddi gelişmeler gözlemlendiği klinik deneylerle kanıtlanmıştır.